Hakkımızda
Hatay’da Pastacılığın ve Somun Ekmeğinin Öncüsü: Tevfik Usta’nın Hikâyesi
19. yüzyılın başında, gurbet için Moskova’ya giden Çamlıhemşinli Hasan Usta, burada pastacılığı öğrenir ve kendi pastanesini açar. Oğlu Tevfik Usta’yı da yanında yetiştirerek onu usta bir pastacı haline getirir. 1910 yılından sonra babasını kaybeden Tevfik Usta, işletmeyi devralarak tek başına yürütmeye başlar. Ancak bu dönemde Moskova’da komünizm hareketleri hız kazanır. Halkın ve askerlerin ayaklanmasıyla II. Nikolay tahttan indirilir ve Çarlık yönetimi sona erer. Ekim Devrimi’nin ardından komünist rejim iktidara gelir. Bu siyasi karışıklık ortamında Tevfik Usta, bir arkadaşıyla birlikte Rus dostlarının yardımıyla tarım uçağıyla sınır ötesine geçerek Türkiye’ye dönmeyi başarır. Yanında, babasıyla birlikte yıllarca biriktirdikleri Çarlık dönemi para birimi olan manatları da getirir. Ancak Sovyet rejimi manatı tanımadığı için, bu birikimler artık hiçbir değer taşımaz.
Tevfik Usta, memleketi Rize’nin Çamlıhemşin’deki köyünde yaşamaya karar verir. Köydeki yarım kalan işleri tamamlamak için kolları sıvar. Yokluk döneminde meyve ağaçları diker, Karadeniz’in temel gıda maddesi olan mısırı eker, bahçelerin bakımını yapar ve çay tarımını canlandırır. Aynı zamanda evin tadilat işlerini de tamamlar. Günümüzde "sıfır atık" olarak adlandırılan yaklaşım, aslında o dönemin şartları gereği zaten yaşamın bir parçasıdır. Hiçbir şey israf edilmez, her şey değerlendirilir.
Köyünde yaklaşık 5-6 yıl kalan Tevfik Usta, İran’da Rıza Şah Pehlevi döneminde büyük bir zenginlik ve kültürel gelişmişlik olduğunu öğrenir. Türkiye’de pastacılık henüz bilinmediğinden, birikimlerini yanına alarak İran’a gitmeye karar verir. Burada bir pastane açar ve geçmişte Moskova’da yabancı olduğu için yaşadığı baskılardan ötürü, İran’da dikkat çekmemek adına pastanesine “Tahran Pastanesi” adını verir. Ürünlerinin kalitesi kısa sürede Tahran’da ün kazanır ve zamanla İran Şahı Rıza Pehlevi’ye kadar ulaşarak saraya hizmet vermeye başlar.
İran’da yedi yıl geçiren Tevfik Usta, memleket özlemiyle Türkiye’ye dönmeye karar verir. Pastanesini iyi bir ücret karşılığında İranlı birine devreder. Rusya’da edindiği tecrübeler sayesinde parasını altına çevirerek Türkiye’ye döner. Uzun yıllar süren aile hasretini gidermek için birkaç yılını köyünde geçirir.
1939 yılına gelindiğinde, Hatay Türkiye’ye katılmıştır. Mesleğini sürdürmek isteyen Tevfik Usta, gurbette çalışmak için yer arayışındadır. Bir dost meclisinde bu konuyu dile getirdiğinde, orada bulunan bir arkadaşı Hatay’ın İskenderun ilçesinde satılık bir fırın olduğunu söyler ve ilgilenip ilgilenmeyeceğini sorar. Tevfik Usta’nın ilk sorusu “İskenderun sıcak bir yer mi?” olur; çünkü 14 yaşından itibaren Moskova’nın sert soğuğuna maruz kalmış, bu iklimden fazlasıyla etkilenmiştir. Masada bulunan bir arkadaşıyla birlikte fırını satın almaya karar verirler. İskenderun’daki Şehit Pamir Caddesi’nde bulunan fırını satın alır ve işletmeye başlarlar. O dönemde Hatay’da yalnızca Halep ekmeği ve tırnaklı pide bulunurken, bölgeye ilk kez somun ekmek ve pasta getiren kişi Tevfik Usta olur. Mesleği pastacılık olsa da, fırın satın aldıkları için 1939'dan 1942'ye kadar fırını işletirler.
19 Mayıs 1942’de, sadece dört masa ve 16 sandalyeyle Hatay’daki ilk pastanesini açar ve asıl mesleğine geri döner.
Bugün, bu pastane aile geleneği olarak dördüncü kuşak tarafından işletilmeye devam etmektedir. 2023 Kahramanmaraş depremlerine kadar Hatay’da altı şubesi bulunan pastanenin üç şubesi yıkılmış ve denize karışarak kullanılamaz hale gelmiştir. Günümüzde ise başta Hatay olmak üzere İzmir, Trabzon ve Osmaniye’de de şubeleri bulunmaktadır.